17 Ağustos 2011 Çarşamba

Boğaç Kaan Murathan'ın kaleminden ...


11 Ağustos 2011 Perşembe tarihli yazısı..
Sevgili can yoldaşlarım;

Mahkeme haftası olduğu için biraz sizleri ihmal ettim,kusuruma bakmayın.
          Bu yazımda mahkemeden bahsedeceğim. Bazı kardeşlerim bu konuyu merak ettikleri için elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım.

          Bu olay 2004 Kelebek Operasyonu’yla başladı diyebilirim,bu operasyon olduğunda bana operasyon yapılmadı. Ancak 1 gün sonra bir olaya azmettirici olarak karıştırıldı,bende bu oyuna gelmemek için sular durulsun diye meşru olmayan yollardan Avrupa’ya çıktım.
           2007’de Meis adasından Türkiye’ye bir teknede geçerken büyük bir operasyonla tutuklandım. Önce Fethiye cezaevi,sonra Bayrampaşa cezaevi ve Kandıra F Tipi cezaevinde bir sene mahkemelerim sürdü ve sonunda beraat ettim. Bu beraatimi tam iki kere bozdurdular ve üçüncü kez benim lehime olacak şekilde sonuçlandı.
          Şu an tutuklu bulunduğum olay ben Bayrampaşa cezaevinde kalırken kurgulandı. Senaryo şu şekilde yapıldı. Ben Bayrampaşa cezaevinde C-27 no.lu koğuşta,bu senaryoda ismi geçen insanlara talimat ve bu insanlarında bu olayı Bedirhan Şinal’a yaptırdıkları şeklinde idi. “ANCAK BEN C-27 NO.LU KOĞUŞTA YATMAYI BIRAKIN,C BLOKTA HİÇ YATMADIM. “ Bu husus 9.ağır ceza,12.ağır ceza ve cumhuriyet savcısının yaptığı araştırma neticesinde belirlenmiş olduğu halde bunu kimse kaale almadı. Bedirhan Şinal beni teşhis bile edemediği halde tutukluluğumun 33.ayına girdim.
          Deliller sadece bu kadar olsa belki yaptıkları anlaşılabilirdi. Ancak hakkımda 300 tanığın ifadesi olduğu halde aynı koğuşta yatmadığımıza şahitlik yapan 300 tanık hiçbir şekilde kaale alınmadı.
          Ben ve bu davadan tutuklu olan kişiler hep bu doğruların ortaya çıkacağı günü bekledik. İlk mahkemeye gittik,beni teşhis ettirmeleri gerekirken,beni Bedirhan Şinal’ın tanıdığı diğer insanların yanına koyarak,Bedirhan’ın beni tanıması sağlandı.
          Boğaç lakaplı Emre ismi diye geçen ifade,kanun dışı yollarla Bedirhan Şinal’a,Boğaç Kaan Murathan olarak değiştirildi. Ben bu olaylara anlam vermeye çalıştıkça Hz:Yusuf’un düştüğü kuyuya daha da çekildim. Kendimi anlatıkça,delilleri sundukça 12.ağır ceza mahkemesinde 6 ay atan mahkemelerde derdimi anlatmaya çalıştım. Tam karara çıkacağı mahkemede Ergenekon mahkemesine birleştirme kararı verildi. Bu birleştirmeyi 13.ağır ceza mahkemesi reddetti. Yargıtay Uyuşmazlık mahkemesinde ışık hızıyla dosya 2 gün gibi kısa sürede onaylandı. Normalde dosyanın Ankara’ya gitmesi 2 günden fazla sürmesi gerekirken dosya 13.ağır ceza mahkemesinin bakması zorunluluğu koyularak buraya geldi. Bu süre. (benden-bizden) tam 33 ay aldı.
           Bu kadar delille Bedirhan Şinal’ın atmış olduğu iftiranın ortaya çıkarılması gerekirken,onu kullananlar şimdi onun çocuk olduğunu söylüyorlar. Ve ona inanmadıklarını söylüyorlar. Peki buradaki amaç neydi? İnanın islami hassasiyetleri olan,milletini,yurdunu seven ben ve benim gibi olan insanların bu davanın gerçekçi olması için kurban edilmelerine bir anlam vermek imkansız.
            Benim Yüce Türk adaletinden beklentim,doğruları ortaya çıkarmaları ve gerçek suçluların ortaya çıkmasıdır.
            Burda taraf yoktur. Ve olamamalıdır. Yanlış ve doğruyu birbirinden ayırmaları için Türk milletinin başında olan kişilerden,benim başıma gelen bu hukuksuzluğun ve vicdansızlığın hesabını,sorumlusu olanlardan sormalarını istiyorum.
             33 aydır cezaevindeyim. Oğlum cezaevinde doğdu ve ben bunu memur arkadaşlardan öğrendim. Burada yaşadıklarım,normal insanların kaldırabileceği şeyler hiç olmadı ancak inancım beni hep güçlü kıldı. Tabi burada verdiğiniz gücü yadsıyacak değilim. Hepinizden Allah razı olsun.
           Bedirhan Şinal’ın yalanlarını bugüne kadar kimse araştırmıyordu. Ancak en son açıklamaları, onu susturmak için ve yapılan bunca zulmü meşru kılmak için araştırılmaya başlandı.
           Hiç delilsiz,33 ay onun lafıyla tutuklanan ve ne telefon teknik takip,ne tutuklama müzekkeresi ne de en ufak delilsiz bize bu bedel neden ödettirildi. İnanın bir çok şey söyleyebilirim ancak hangisinin doğru olduğunu söyleyemem.
           Bedirhan Şinal tek başına bir şov yapıyor,kendi çalıyor,kendi oynuyor. Gerçekleri kendi biliyor. Ancak ben beklerdim ki devletimiz,hükümetimiz polisleri koruduğu kadar biz vatandaşlarını da korusun.
           Bizim Bedirhan Şinal’ın ifadelerini değiştirmiş olabileceğimiz söyleniyor. Bizden korunan,ayrı tutulan,mahkemeye bile askerin arasında korunarak getirilen biri. Bize iftira atmiş insanın ifadesini nasıl değiştirelim,bizim telepatik bir gücümüz mü var?
           Ben buradan sesleniyorum. Bu insanın iddiaları araştırılsın. Zaten iftira atıyorsa ortaya çıkacaktır ancak bu çocuğun bu eylemi neden yaptığı artık ortaya çıkarılmalıdır. Biz iftirayı yaşadık. Allah kimseye iftiranın bedelini ödetmesin.
          Polis bizim polisimiz,asker bizim askerimiz. Bunların kötülüğünü isteyen herkes haindir. Ancak bu vazife ve görevi kötüye kullananlar ayıklanmalıdır.
          Sevgili can yoldaşlarım,sizi satırlarımın sonuna gelmeden önce Yüce Allah’a emanet ediyorum. Sizden istediğim,bakanlığa,mahkemelere bu konunun araştırılması için dilekçe yazmanızdır. Bu konu ortaya çıkmadan çünkü herkes zan altında kalacaktır. Bu konuyu gerçek suçlular kullanacak ve adalet sarsılacaksa buna izin verilmemelidir. Sevgi ve saygıylan kalın.
                                                                    BOĞAÇ KAAN MURATHAN