18 Ağustos 2011 Perşembe

''KISKANÇLIK'' , Boğaç Kaan MURATHAN...


 Sayın Boğaç Kaan MURATHAN'ın 17 Ağustos 2011 Çarşamba tarihli yazısı.

Bu yazımı “KISKANÇLIK” üstüne yazacağım. Çünkü toplumumuzun en büyük hastalığının yaşadığım süre içerisinde bu olduğunu gördüm. Toplumumuzda kurulmuş olan tüm manevi bağların belli süreler içerisinde bu hastalıktan dolayı bittiğine defaatlerce şahit oldum. İnsanlarımız bu duyguya zayıf düştükçe,toplumumuz ileri doğru gittikçe gerilemekten kurtulamayacak ne büyük acıdır.
Cehalet kıskançlığı besleyen en büyük kaynaktır. Hayatımda öyle şeylerle karşılaştım ki,kıskançlığa yenilen insanlar,kendi bindiği dalı bile hiç düşünmeden kestiler. Bu hastalığın büyüklüğünü görmek isteyen herkes kendi hayatını incelesin. Toplumumuzu bu felaketten kurtarmanın en ileri yolu “farkındalık”yaratmaktır.
          Dinimizde,Bakara Suresi 213.ayetinde Yüce Allah,bu konuyu insanların bilgisine sunmuştur. Ancak ne yazık ki,okuma alışkanlığımızın olmaması,dini kitabımızda yazan konuları bilmememize neden olmuştur. Mübarek kitabımızda şöyle yazmaktadır:
         “Ancak, kendilerine kitap verilenler,apaçık deliller geldikten sonra,aralarındaki kıskançlıktan dolayı dinde anlaşmazlığa düştüler.”
          Bu ayette yazanlarla bugünü anlamamız o kadar kolaylaşmıştır ki. Müslümanlığın son din Hz.Muhammed’in (sav) son peygamber olduğunu kabul etmeyenlerin,bu duygunun ne büyük ve kötü bir duygu olduğunu görmenize yetecektir. İnsanlar kıskançlık ve hasetlerinde Allah’ın bozulmamış tek dinini ve son peygamberini kabul etmemişlerdir. Ahirette bu insanların vereceği hesapları düşündükçe,Allah yardımcıları olsun demekten başka hiçbirşey söylemiyorum. Bu büyük ve kötü duyguya yenilenlerin en tez zamanda doğruyu bulacaklarına inanıyorum.
          Bu yazımı okuyanlar,şöyle bir eleştiri yapabilirler,Allah ayetinde insanlara bildirmiş ve bunu okuyup bilen insanların hasetliği ne olacak?
          Bilen ve bilmeyen arasında tabiki fark vardır. Ve olacaktır. Ancak,benim konunun başında söylemiş olduğum cehalet,okumanın verdiği cehalet değil. Doğru ve yanlışın sahibi Yüce Allah’ın ona kendi ilmini öğretmesi ve bu ilmi hissettirmesidir. Bu da Yüce Yaradana teslimiyetle olur. Kitabı okumak,bilmek değildir. Bilginin sahibinin o bilginin maneviyatını kalbine düşürmesidir,bilmek. Bu da aşamalı bir derstir. Bu derse “teslimiyet”demiş,büyüklerimiz.
         Yüce Allah,inanan ve bilen insanların sosyolojik manada ihtilafa düşüp bölünmesine,psikolojik bir oluşum olan hasedin sebep olduğunu ifade etmektedir.
         Dünyaya olan hırsın meydana getirdiği zulüm ve insafın azlığı toleransı yok eder. Bilgili insanlar,toleranslı olması gerekirken,tolerans hasedin ateşini azaltır. Toleranssız olmak hasedin ateşini arttırıp genişletir. Birlik ve beraberliği yıkar.
         Bilgi karşısında en zor eriyeni,en zor etkileneni ve en inatçı olanı hasettir. Haset denen pisliği en çok memnun eden kurban,insanların birlik ve beraberliğinin bozulmasına sebebiyet verenlerdir. İnsanlar derin ihtilaflarla tefrikeya düştükçe,haset pisliği zevklenmekte ve kullarından memnun olmaktadır.
          Ayetin başında yer alan insanlar,tek bir ümmeti ifadesi, birliği darmadağın eden şeyin bilen insanların hasedin etkisiyle ihtilafa düşmeleri olduğunu beyan etmektedir.
         Hasedin olduğu yerde bütünlük,birlik,kardeşlik yoktur. Derinlemesine ihtilaf,parçalanma tefrika ve kavga vardır. Onun içindir ki,Yüce Allah insanların kendi iradeleriyle hasetten kurtulmalarının mümkün olmadığını beyan sadedinde şöyle buyurmaktadır:
       “Haset ettiği zaman,haset edenin şerrinden şafağın,aydınlığın Rabbine sığınırım.”(Felak 5)
       Bu yazımı yazmama sebep hem yaşadıklarımdan çıkardığım dersi sizlerle paylaşmak hemde hata yapmış olanların hatalarını görmelerine ve doğru yola Allah’ın hidayetiyle ulaşmalarına vesile olmaktır. Ben çok sevdiğim bir din aliminin sözleri ve bu konudaki düşüncelerimi kendi anlatım tarzımla aktarmaya çalıştım,umarım başarılı olmuşumdur. Allah’a emanet olun.

                                                                                           “UMUDUN CESARETİDİR!YAŞAMAK”